Kardeş öldürme
geleneğine son veren
Osmanlı Padişahı:
1. AHMET

Osmanlı padişahlarının on dördüncüsüdür. III. Mehmet İle Handan Sultan’ m oğludur. Manisa’da doğmuş, 1603 yılında, babasının yerine tahta geçmiştir.
- Ahmet’in yaptığı ilk yararlı iş, Bayezit zamanında başlayıp Fatih Mehmet zamanında kanunlaşan kardeş öldürme geleneğine son vermek olmuştur. Hanedanın en yaşlı erkeğinin tahta geçmesi kuralını koyan da odur. Gerçekten de, kendi ölümünden sonra, yerine kardeşi Mustafa tahta çıkmıştır. I. Ahmet, II. Murat ve III. Mehmet zamanında saray işlerine karışan annesi Safiye Sultan’ı (Venedik’ti Baffa) da gözdeleriyle birlikte Eski Saray’a göndermiştir.
- Ahmet tahta çıktığı zaman, Osmanlı İmparatorluğu İran’la, Avusturya ile savaş halindeydi. İran cephesi komutanı Cağalzade Sinan Paşa, 1604’te yola çıktı. Şah Abbas Osmanlı ordusunun yaklaştığını görünce, geri çekildi. Ancak, Osmanlı ordusu Van’ da kışlamak zorunda kalınca, Şah Ab bas da yeniden saldırıya geçti. Bu saldırı karşısında, Sinan Paşa ordusunu güçbelâ Erzurum’a çekmek zorunda kaldıysa da, ilkbaharda yeniden İranlılar’ın üzerine saldırdı. Ancak, bu yüzden, savaş başarılı bir sonuca ulaşamadı; ordunun büyük bir kısmı, emir bile beklemeden dağıldı. Sinan Paşa da, birkaç bin yeniçerisiyle birlikte, geri çekilmek zorunda kaldı. Bu olaydan bir süre sonra da, üzüntüsünden öldü.
öte yandan, Sadrazam Malkoç Ali Paşa da Avusturya Seferi’ni yönetiyordu. Malkoç Paşa’nın ölümünden sonra, I. Ahmet Lala Mehmet Paşa’yı sadrazamlığa getirdi. Sefere çıkan sadrazam, Vaç (Waitzen) kalesini aldıysa da, Estergon (Esztergon, Gran) Kalesi ile Peşte’yi alamadan geri dönmek zorunda kaldı. Ancak, bu arada Erdel Beyi Bockay İstvan, Osmanlılar’la işbirliği yaparak, AvusturyalIlara karşı savaşa katıldı; Avusturya ordusunu yenmeyi de başardı. Zaten OsmanlIlar da, AvusturyalIlar da artık savaşmaktan bıkmışlardı. Buna rağmen, Türkler gene de Estergon’un alınmasını gerekli görüyorlardı. Bunun için, Sadrazam Lala Mehmet Paşa yeniden sefere çıktı. Tepeden (Saint Thomas tepesindeki istihkâma Türkler’in verdiği ad), VVissegrad, Estergon kalelerini aldı. Bu arada, Bockay İstvan da Uyvar’ı (Neuhaeusel) almıştı. Lala Mehmet Paşa, bu başarısından dolayı ona törenle Erdel ve Macar beyliklerinin tacını girdirdi. Lala Mehmet Paşa, bu seferden sonra, yeni bir Avrupa seferi daha düzenlemeyi tasarlıyordu ama, birtakım entrikalar yüzünden, doğu cephesine verildi. Paşa doğu cephesine gitmek istemediyse de, I. Ahmet ona kulak asmadı; hattâ , gitmezse onu idam ettireceğini söyleyerek, gözünü korkutmak istedi. Ne var ki, bu tehdidin gerçekleşmesine meydan kalmadan, Lala Mehmet Paşa kederinden öldü.
Avusturya cephesine Kuyucu Murat Paşa getirilmişti. Murat Paşa Avusturyalılar’la Jitvatorok (Zsitvatorok-Jitva Boğazı) Antlaşması’nı yaptı. Buna göre, Avusturya Osmanlı Devleti ile eşit tutulacaktı. Oysa o güne kadar Osmanlı İmparatorluğu Avusturya’ya her isteğini kabul ettirmeyi başarmıştı.
- Ahmet devrinin en önemli iç olayı ise, Celâlî ayaklanmalarıdır. Uzun süren seferler sonucunda, Anadolu’da dirlik, düzenlik kalmamıştı. Tımarlı Sipahiler bozulmuştu. Zaman zaman Anadolu’da Celâlller’le yapılan çarpışmalar çok kez hükümet kuvvetlerinin yenilgisiyle sonuçlanıyordu. Jitvatorok Antlaşması’ndan sonra, Kuyucu Murat Paşa CeJ âlîler’in üzerine yürüdü. Bunların en tehlikelisi olan Canbulatoğlu Ali Paşa, Suriye’de hüküm sürmekteydi. Murat Paşa , yol boyunca rastladığı Cel âliler’in kimini zorla, kimini de güzellikle yola getirmeyi başardı. En sonunda, Canbulatoğlu Ali Paşa ile karşılaşarak onu da yendi. Canbulatoğlu İstanbul’a kaçıp, padişaha sığındı. Padişah canını bağışladıysa da, Canbulatoğlu sonradan Belgrat’ta öldürüldü. Kuyucu Murat Paşa, Celâlî ayaklanmalarını bastırdıktan sonra da, İran Seferi’ne çıktı. Ancak, savaş bir başarıya ulaşamadan öldü. Yerine getirilen Nasuh Paşa iranlılar’la bir antlaşma yaptı.
- Ahmet zamanında, Akdeniz’de güvenliği sağlamak için de çaba harcandı. Floransa, Malta korsanlarıyla başarılı savaşlar yapıldı. Karadeniz kıyılarını ise, Şakşaki İbrahim Paşa koruyordu. I. Ahmet zamanında, İranlılar’la yeniden savaş çıktıysa da, bunun sonucu ancak padişahın ölümünden sonra alınabilmiştir.
- Ahmet, bir mide hastalığı sonunda, genç yaşta ölmüştür. Bahti takmaadıyla şiirler yazardı. Aynı zamanda hattatlığa da merakı vardı. Gerek Celâlîler’in temizlenmesinde, gerekse dış savaşlarda, komutanlarını başarıyla seçmeyi bilmiştir. Sırasında, memleketin yönetiminde büyük bir şiddet göstermekten de kaçınmamıştır.
- Ahmet, Sultan Ahmet camisini yaptırmakla, Osmanlı mimarlığına da çok güzel bir anıt armağan etmiştir.